Türkiye’nin Ormanlarına Finlandiya Modeli Önerisi

22 Ağustos 2017

Değerli AGED üyeleri,

AGED olarak 17.07.2013 itibariyle Dünya Gazetesi’nde yönetim kurulu üyelerimizden Sn. Mehmet Ali Molay’ın Türkiye’nin ormanlarına Finlandiya modeli önerisi başlıklı haberini yayınlatmış bulunuyoruz.

Haberi ve bağlantısını aşağıda görebilirsiniz.

Haber metninin sonunda Sn. Mehmet Ali Molay’ın kaleme aldığı metnin orijinalini bulabilirsiniz.

————–

Türkiye’nin Ormanlarına Finlandiya modeli önerisi
17 Temmuz 2013 Çarşamba 08:03

Sedat ALP

İZMİR – Türkiye ile Finlandiya, orman varlığı bakımından birbirine çok yakın iki ülke. Türkiye’nin 22 milyon hektar, Finlandiya’nın ise 23 milyon hektar orman alanı var. Ancak, ormanların milli gelire katkısı açısından bu iki ülke arasında uçurum var. Türkiye ormanlarından yılda 1 milyar dolar kazanırken, Finlandiya 50 milyar dolar kazanıyor.
Atık Kağıt ve Geri Dönüşümcüler Derneği (AGED) Yönetim Kurulu Üyesi ve MOPAK Kağıt-Karton Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Molay, Finlandiya’da özel sektörce işletilen ticari endüstriyel orman plantasyonları ile ormanların ekonomik değerini arttıran bu başarılı modeli Türkiye’ye de öneriyor.
Ege Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’de, özel endüstriyel orman plantasyonları kurulmasının son derece uygun ve karlı bir yatırım olduğuna dikkat çeken Molay, bunun için mevzuatın değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda Finlandiya İzmir Fahri Konsolosu olan Mehmet Ali Molay, 500 yıl öncesine kadar tamamı ormanlarla kaplı olan Anadolu’nun, yakacak olarak kullanım ve orman yangınları yüzünden günümüzde sadece yüzde 24’ünün ormanlık olduğunu söyledi. Türkiye’nin toplam 22 milyon hektar olan orman alanlarının 10 milyon hektarının bozuk alan olduğuna dikkat çeken Molay, Türkiye’nin ormanlarından yılda 4 milyon metreküp tomruk, 5.3 milyon metreküp sanayi odunu, 7 milyon ster yakacak odunu sağlayarak yılda ancak 1 milyar dolar gelir elde ettiğini, 20 milyon metreküp odunun da orman yangınlarıyla yok olduğunu vurguladı. Molay, “Ormanlarımızın gelişmesini önleyen sanayi odunu tüketen sanayiler değil, yakacak olarak odun kullanımı ve aynı zamanda orman yangınlarıdır. Orman köylülerimiz, ülkemizde en alt sevide gelir elde eden, en yoksul vatandaş grubunu oluşturmaktadır” dedi

Finlandiya’nın orman serveti 500 milyar euro

Türkiye’nin ormancılıktaki bu cılız görüntüsünü Finlandiya’nın orman ekonomisinde ulaştığı boyutla kıyaslayan Molay, şunları kaydetti: “Orman denince akla ilk gelen ülke olan Finlandiya ormanlarının yüzde 62’si özel şahıslara, yüzde 24’ü devlete, yüzde 9’u orman ürünleri üreten firmalara, yüzde 5’i ise muhtelif kurumlara aittir. Devlete ait koruma altındaki tabii ormanlarda herhangi bir kesim veya ticari faaliyet yapılmamaktadır. Finlandiya ticari endüstriyel orman plantasyonunun tesisine 100 yıl önce bir ağaç keserken 2-3 ağaç dikmekle start verilmiş. Finlandiya ormanlarından yılda 80 milyon metreküp sanayi odunu sağlanıyor. Ormanların gelişmesi ise yılda 85 milyon metreküp. Her geçen yıl odun rezervleri ve ormanlar artıyor. Finlandiya’nın orman ve orman ürünlerinin milli gelire katkısı 50 milyar dolara ulaşmış, orman serveti bugün 500 milyar euro olarak tahmin ediliyor. Finlandiya’da ormancılık faaliyetleri istihdama çok büyük katkı sağlıyor. Finlandiya’nın orman ve ormana hizmet eden yan sanayi sektörleri makine, nakliye, lojistik sektörleri orman potansiyelinden çok büyük katma değer alıyor. Odun kabuklarından ve artıklarından üretilen bio enerji çok önemli konuma geldi. Avcılık ve ormanlarda yetişen çilek, mantar gibi ürünler, Finli ailelere çok büyük gelir sağlıyor.”

Ağaç tarımna uygun alanlar özel sektöre kiraya verilsin

Molay, bugünki koşullarda Türkiye’de ormanların bir an önce yeniden yapılanması ve bozuk orman alanlarının mutlaka rehabilitasyona tabi tutulması gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu: “Doğal ormanlar aynen muhafaza edilmeli. Bunun yanı sıra özel plantasyonlar ve ağaç tarımını destekleyecek, geliştirecek yasal düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz hale geldi. Orman konusunda yapılacak bu yasal düzenlemeler ve yeniden yapılandırmada ‘Finlandiya Modeli’ örnek alınabilir. Orman köylülerine, ormana ve ağaç tarımına uygun araziler Finlandiya’da olduğu gibi 49, 69 veya 99 yıllığına kiraya verilebilir veya gelir ortaklığı yapılabilir. Bütün dünyada artık sanayi odunu endüstriyel ormanlardan temin edilmektedir. Finlandiya başta olmak üzere orman sanayine yatırım yapan ülkeler orman yatırımını daha hızlı gelişen ağaç türlerine iklimi müsait olan Güney Amerika ülkelerine yatırımlarını kaydırmaktadırlar. Ülkemizin iklimi, toprağı, suyu, doğası ve coğrafyası endüstriyel orman potansiyelinin gelişmesine uygun konumdadır. Ülkemizin dört bir yanında çeşitli ağaç türleri çam, kayın, köknar, sedir, meşe, akasya ve okaliptüs türü endüstriyel orrmanlar kurulabilir.”

Yabancı yatırımcı yasal düzenleme bekliyor

Hükümetin, yeni Anayasanın hazırlandığı bugünlerde orman konusunu da gündeme almasını isteyen Molay, orman konusunda devlet tekelinin kaldırılarak, ormancılık sektörünün dünyaya ve global ekonomiye entegre edilmesi gerektiğini savundu. Her 1 milyon hektar bozuk ormanın rehabilitasyonu için 1 milyar dolar yatırım gerektiğine işaret eden Molay, “Bunun için toplam 10 milyar dolar yatırım gerekmekte. Bu yatırımlar için yabancı yatırımcılar ülkemize çekilmelidir. Yabancı yatırımcılar da orman konusuna yatırım yapmak için yasal düzenlemeleri beklemektedirler. Anayasada yapılması öngörülen değişiklik çalışmaları, bu amaç doğrultusunda iyi bir fırsat oluşturmaktadır” dedi. Molay, yasada mülkiyet hakkının devlette olması korunmak şartıyla, devlet ormanlarının devletçe yönetilip, işletilmesini öngören kısmının, devlet ormanlarının özel sektörce yönetilmesi ve işletilmesine olanak sağlayacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Ülkelere göre ormanların sahiplik durumu (%)

Türkiye: 99 devlet
ABD: 71.7 özel sektör
EFTA: 70.5 özel sektör
AB: 61.1 özel sektör
Japonya: 56.5 özel sektör
BDT: 94.7 devlet
Kanada: 94 devlet
Yeni Zelanda: 79 devlet
İrlanda: 77.3 devlet
Yunanistan: 73.5 devlet

Stratejik planda 2017 hedefi ülke toplamının yüzde 30’unun ormanlarla kaplanması

Orman Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı ve 2013-2017 yıllarını kapsayacak 5 yıllık Stratejik Plan’da 2017’de ülke toplamının yüzde 30’unun ormanlarla kaplanması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşmak için belirlenen stratejiler arasında uygun hazine arazileri üzerinde, özel sektör ve diğer ilgi gruplarınca çok amaçlı ağaçlandırmaların tesis edilmesinin desteklenmesi, ağaçlandırılan hazine arazilerinin kadastro ve tapu tescil işlemlerinin yapılması, uygun özel araziler üzerinde yerel halk ve özel sektör tarafından kavak ve hızlı gelişen ağaç türleriyle ağaçlandırma ve agro-silvi-pastoral uygulamalarının fidan temini, araştırma-geliştirme, teknik yardım, eğitim gibi hizmetlerle desteklenmesi yer alıyor.

http://www.dunya.com/mobi/news_detail.php?id=198075

———

METNİN ORİJİNALİ (Mart 2013)

Ülkemiz ormanlarının “Özel Endüstriel Orman Plantasyonları” ile zenginleştirilmesi ve orman köylülerimizin refah seviyelerinin arttırılması ;

Ülkemizde ve özellikle Ege Bölgesinde “Özel Endüstriyel Orman Plantasyon”ları kurulması son derece uygun ve karlı bir yatırımdır. Ancak bu özel plantasyonların kurulması, yaygınlaştırılması için mevzuat değişikliği yapılması gereklidir.

Tarih kitapları, bundan 500 yıl öncesine kadar Anadolu’nun tümünün ormanlarla kaplı olduğunu yazmaktadır. Ormanlarımız yüzyıllar boyunca sanki hiç tükenmeyecek gibi başta yakacak ve orman yangınlarıyla tüketilmiştir. Bugün ancak ülkemizin %24’ü ormanlarla kaplıdır. 22 milyon hektar olan orman alanlarımızın 10 milyon hektar alanı bozuk durumdadır. Esasında ülkemizin orman potansiyeli oldukça yüksek olmasına rağmen yeterince ormanlarımızdan istifade edilememektedir. Ülkemizde yaz ayları çok sıcak geçmektedir. Onbinlerce hektar ormanımız ve binlerce canlı orman yangınlarıyla yok olmaktadır. Bu orman yangınları her sene artmaktadır. Ormanlarımız yeterince korunmamaktadır.

Orman denince akla ilk Finlandiya gelmektedir. Finlandiya’da 23 milyon hektar orman alanı mevcuttur. Ülkemiz orman alanı, Finlandiya orman alanına yakındır. Finlandiya ormanlarının 1/3’ü koruma altındaki Kuzey Laponya bölgesindeki tabii ormanlar, 2/3’ü odun hammaddesi üretimi için kurulan ticari ormanlardır. Finlandiya ormanlarının %62’si özel şahıslara, %24’ü devlete, %9’u orman ürünleri üreten firmalara, %5’i ise muhtelif kurumlara aittir. Devlete ait ormanların büyük bölümü Kuzey Laponya bölgesinde bulunan koruma altındaki tabii ormanlardır. Bu ormanlarda herhangi bir kesim veya ticari orman faaliyeti yapılmamaktadır.

Finlandiya ticari endüstriyel orman plantasyonunun tesisine 100 yıl önce başlamıştır. Bu işe bir ağaç keserken 2 – 3 ağaç dikmekle start vermişlerdir. Finlandiya ormanlarından yılda 80 milyon m³ sanayi odunu temin edilmektedir. Ormanların gelişmesi ise yılda 85 milyon m³’tür. Her geçen yıl odun rezervleri ve ormanlar artmaktadır. Finlandiya’nın orman ve orman ürünlerinin milli gelire katkısı 50 milyar dolara ulaşmıştır. Finlandiya’nın orman varlığı, stoku, serveti bugün 500 milyar Euro olarak tahmin edilmektedir. Finlandiya’da ormancılık faaliyetleri istihdama çok büyük katkı sağlamaktadır. Finlandiya’nın orman ve ormana hizmet eden yan sanayi sektörleri makine, nakliye, lojistik sektörleri orman potansiyelinden çok büyük katma değer almaktadır. Yalnız nakliye sektörü 100 milyon ton orman ürünleri sevkiyatını gerçekleştirmektedir. Odun kabuklarından ve artıklarından üretilen bio enerji çok önemli konuma gelmiştir. Ormanlarda yapılan avcılık ve ormanlarda yetişen çilek, mantar gibi ürünler Finli ailelere çok büyük gelir sağlamaktadır.

Biz ise ormanlarımızdan 4 milyon m³ tomruk, 5.3 milyon m³ sanayi odunu, 7 milyon ster yakacak odunu ve de ancak 1 milyar dolar gelir elde etmekteyiz. 20 milyon m³ odunda orman yangınlarıyla yok olmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere ormanlarımızın gelişmesini önleyen sanayi odunu tüketen sanayiler değildir, yakacak olarak odun kullanımı ve aynı zamanda orman yangınlarıdır. Orman köylülerimiz, ülkemizde en alt sevide gelir elde eden, en yoksul vatandaş grubunu teşkil etmektedirler.

1839 yılında kurulan Orman İdaresi her ne kadar ormanların gelişmesi için çok büyük katkılar sağlamış olmasına rağmen, bugün geldiğimiz noktada ormanlarımızın biran önce yeniden yapılanması gerekliliği bir kez daha ön plana çıkmaktadır. Bozuk orman alanları muhakkak rehabilitasyona tabi tutulmalıdır. Doğal ormanlar aynen muhafaza edilmeli, bunun yanı sıra özel plantasyonlar ve ağaç tarımını destekleyecek, geliştirecek yasal düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.

Orman konusunda yapılacak bu yasal düzenlemeler ve yeniden yapılandırmada “Finlandiya Modeli” örnek alınabilir veya uygulamaya konulabilir. Orman köylülerine, ormana ve ağaç tarımına uygun araziler Finlandiya’da olduğu gibi 49, 69 veya 99 yıllığına kiraya verilebilir veya gelir ortaklığı yapılabilir. Bütün dünyada artık sanayi odunu endüstriyel ormanlardan temin edilmektedir. Finlandiya başta olmak üzere orman sanayine yatırım yapan ülkeler orman yatırımını daha hızlı gelişen ağaç türlerine iklimi müsait olan Güney Amerika ülkelerine yatırımlarını kaydırmaktadırlar. Ülkemizin iklimi, toprağı, suyu, doğası ve coğrafyası endüstriyel orman potansiyelinin gelişmesine uygun konumdadır. Ülkemizin dört bir yanında çeşitli ağaç türleri çam, kayın, köknar, sedir, meşe, akasya ve okaliptüs türü endüstriyel ormanlar kurulabilir.

Yeni anayasal düzenlemelerin yapıldığı şu dönemde orman konusu Hükümetimiz tarafından biran önce ele alınmalı, tabii ormanlarımızın korunması ve özelleştirilmesi ile ilgili yasal düzenlemeler “Finlandiya Modeli” örnek alınarak yapılmalıdır. Orman konusunda devletin tekeli kaldırılmalıdır. Zira artık ülkemizde ve 21.yüzyılda monopoller, tekeller kalmamıştır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz bozuk ormanlarımızın rehabilitasyonu her milyon hektar için 1 milyar dolar bir başka deyimle toplam 10 milyar dolar yatırım gerekmektedir. Bu yatırımlar için yabancı yatırımcılar ülkemize çekilmelidir. Yabancı yatırımcılar da orman konusuna yatırım yapmak için bu yasal düzenlemeleri beklemektedirler. Ormancılık sektörü dünyaya, global ekonomiye entegre edilmelidir.

Küresel iklim ısısının her geçen yıl arttığı, yağış miktarının azaldığı bu dönemin uzun yıllar süreceği ve acil önlemler alınmadığı takdirde durumun daha da kötüye gideceği bilim adamlarının ortak görüşüdür. Alınabilecek önlemlerin başında orman alanlarının arttırılması gerekmektedir. Oysa yağışların azalması, yangınların çoğalması nedeniyle orman alanları büyük tehlike altındadır ve orman alanlarının azalma ihtimali güçlenmiştir. Süreç kısır bir döngüye girmiştir. Bu kısır döngüden kurtulabilmek için köklü bir adım atılması gerekmektedir.

Bu adım özel ormanların desteklenmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli desteğin verilmesi, mevzuat değişikliklerinin yapılmasıdır. Anayasada yapılması öngörülen değişiklik çalışmaları, bu amaç doğrultusunda iyi bir fırsat oluşturmaktadır.

Anayasanın ormanlar ve orman köylüsü ile ilgili 169 ve 170.maddeleri temelde korunmakla beraber; özellikle 169.maddenin ikinci bendinin değiştirilmesi en önemli katkıyı sağlayacaktır. Maddenin şimdiki hali aşağıda yeralmaktadır:

IV. Ormanlar ve orman köylüsü

A. Ormanların korunması ve geliştirilmesi

Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.

Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.

İkinci fıkradaki ilk cümlenin değiştirilmesine ihtiyaç bulunmamaktadır. Devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunması, bugün için öngörülemeyen sakıncalı sonuçlar doğurabilir. Zaten hedeflenen amaç, ormanların mülkiyetinin kazanılması değil, orman alanlarının genişletilmesi ve daha fazla yarar elde edilmesidir.

Fıkranın üçüncü cümlesi de mülkiyet ve mülkiyet hakları ile ilgili olup, bu cümlenin de olduğu gibi korunması mümkündür.

Fıkranın ikinci cümlesi devlet ormanlarının devletçe yönetilip, işletilmesini öngörmekte olup, özel ormancılığı gelişmiş ülkelerde uygulanan sistemin önündeki en büyük engeldir. Orman sektöründen en büyük kazancı elde eden ülkelerin başında gelen Finlandiya’da; devlet arazileri, kültür ormancılığına uzun süreli tahsis edilirken, devlet ormanlarında işletmecilik hakkı tanınmaktadır. Ancak, sistem devlet tarafından çok sıkı bir şekilde denetlenmekte ve orman işleticisine ağır sorumluluklar yüklenmektedir.

Fıkranın ikinci cümlesinin; “Devlet ormanları; devletçe veya kanunda belirlenen şartlarla özel sektörce yönetilir ve işletilir. Atıl durumdaki orman vasfı taşımayan ve başka bir amaca tahsis edilmemiş hazine arazileri özel orman işleticilerine tahsis edilebilir. Özel sektörün denetlenmesi ve uygulanacak kurallar kanunla belirlenir. Orman alanlarının artırılması için özel orman işleticiliği devletçe desteklenir.”şeklinde değiştirilmesi yeterli olacaktır.

Ancak asıl mevzuat ihtiyacı yasa ve yönetmeliklerde ortaya çıkacaktır. 6831 sayılı Orman Kanununun dördüncü faslında ve 50 ila 56.maddelerde düzenlenen “Hususi Ormanlar” hükümleri hedeflenen amaca uygun değildir.

Devlete ait geniş kıraç alanların ağaçlandırabilmesi ve ormanların özel sektörce işletilebilmesi için çok detaylı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Ele alınıp tartışılması gereken sorunların başlıcaları şunlardır:

Orman işleticisi özel sektörün; bu amaçla kurulmuş ve başka hiç bir faaliyet göstermeyecek olan “Özel Orman Şirketleri” veya “Orman İşletme Kooperatifleri” ile sınırlandırılması,
Bu işleticiler için asgari ödenmiş sermaye miktarının, belirli bir seviyenin üzerinde tutulması,
Her işleticide; 1000 hektara kadar orman alanı için en az bir ve sonraki her 1000 hektar alan için ayrıca birer sorumlu orman mühendisi istihdamı,
Hazine arazilerinin özel orman işleticilerine kiraya verilişi ile ilgili; hasılat paylaşımı, kredi destekleri, teminatların belirlenmesi,
Bölgesel ağaçlandırma politikalarının belirlenmesi için; Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri, özel orman işleticileri temsilcileri, orman köylüleri temsilcileri, Orman Mühendisleri Odası temsilcileri ve diğer ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinden oluşan bir merkezi bir birim kurulması ve bölgelerde merkezi birime bağlı alt yönetim birimleri oluşturulması,
Orman yangınlarına karşı, özel orman işleticilerinin destek ve katkılarının belirlenmesi, görev paylaşımı,
Devlet ormanlarının özel sektör tarafından işletilmesinde; devredilen orman varlığının envanter kayıtları ve kesim ve dikimlerin envantere kayıt sistemi kurulması,
Özel ormanların güvenlik sistemleri ve sigorta sistemi kurulması,
Gerek hazine arazilerinin özel orman kurulması için tahsisinde ve gerekse devlet ormanlarının kiralanmasında, verimliliğin sağlanabilmesi için uzun süreli kullanma imkanı tanınması ve süre sonunda başarılı bulunan işleticilere yeni kullanım süresi için öncelik hakkı tanınması, süresi uzatılmayan veya süresinden önce kullanımı sona eren işleticilerin kredilerinin tasfiyesi, teminatların paraya çevrilmesi, oluşturduğu orman değerlerinin karşılığının ödenmesi ile ilgili kuralların belirlenmesi.
Anayasanın 169.maddesindeki değişikliği takiben, ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımı ile bu hususlarla ilgili yasa ve yönetmeliklerin hazırlanması gerekmektedir.

Ülkemiz Ormanlarının “Özel Endüstriel Orman Plantasyonları” ile zenginleştirilmesi şüphesiz ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladığı gibi, orman köylülerimizin refah seviyelerinin artmasında da büyük rol oynayacaktır.

Saygılarımla,

Mehmet Ali MOLAY

AGED YÖNETİM KURULU ÜYESİ

MOPAK KAĞIT-KARTON SANAYİ VE TİCARET A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Finlandiya İzmir Fahri Konsolosu